Su bütün canlıların yapılarının
en büyük bölümünü oluşturan önemli bir maddedir.
İnsan, besin almadan haftalarca
canlılığını sürdürmesine karşın, susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Vücudumuzun
2/3’ü sudan oluşur. Canlılardaki bütün hayat hücreden başlayarak dokularda,
organlarda, sistemlerde devam eder. Bütün bu olaylar daima sıvı ortamda oluşur ki
bu sıvı ortamın aslı sudur. Su vücut ısısının denetimi için de gereklidir.
Böbreklerin sağlıklı yaşaması, çalışması yeterli su alınımına bağlıdır.
İnsan vücudundaki su oranı, yaşa,
cinsiyete göre değişmektedir. Su oranı yaşa paralel olarak azalmaktadır ve
yerini yağ dokusu almaktadır. Örneğin, genç bireyler genellikle yaşlılara göre
daha fazla suya sahiptir. Yeni doğanın vücut ağırlığının yaklaşık %75’i sudur ve
bu miktar yaşlandıkça vücut ağırlığının %50’sine kadar azalır. Tüm vücut
dokuları su içermektedir.
Vücut
Çalışmasındaki Görevleri
Besinlerin sindirim,
emilim ve hücrelere taşınmasında
Besin öğelerinin
hücrelerde metabolizmaları sonucu oluşan öğelerin atılmak üzere akciğer ve
böbreklere taşınıp dışarı atılmalarında
Vücut ısısının
denetiminde
Eklemlerin
kayganlığının sağlanması ve elektrolitlerin taşınmasında
Kanın işlevini yerine
getirmesini sağlamada
Cildi gerginleştirmede
ve parlaklık kazandırmakta görevlidir.
3.2. Kaynakları
İçme sularının çoğu musluktan
akan sudan sağlanır. Musluk suyunun güvenli kullanılması ve birçok hastalığa
neden olan bakterilerin öldürülmesi için klor kullanılır. Klor, birçok halk
sağlığı sorunundan korunmak için suyun dezenfeksiyonunda kullanılmaktadır.
Klorlamanın kolera, hepatit ve
diğer bazı hastalıkların oluşmasını önlemede güvenli, etkili ve uygulanabilir
tek yöntem olduğu bilinmektedir.
Su tek başına içme suyunun içinde
bulunan besin öğesi değildir. İçme suyu damıtılmadıkça farklı miktarda flor,
kalsiyum, demir, sodyum ve magnezyum gibi mineralleri içerebilir. İçme suyunun
bileşimini kaynağı ve geçirildiği işlemler belirler.
Yeraltı kaynaklarından elde
edilen sular daha yüksek mineral yoğunluğuna sahiptir. Yağmur ve kar sularından
oluşan su, kaynaklardan ve kumdan sızarak bu yoldaki mineralleri toplar.
Bu durum yeraltı sularının doğal
olarak florlu olmasını açıklamaktadır.
Suyun yumuşak ve sert olması
içindeki mineral miktarına göre değişmektedir. Sert sular daha fazla kalsiyum
ve magnezyum içerirken, yumuşak sular daha fazla sodyum içerir.
Bazı insanlar şişe suyunun musluk
suyundan daha sağlıklı olduğunu düşünmektedir.
Büyük şehir suyu sistemlerinde
şişe ve musluk sularının her ikisi de güvenli ve sağlıklıdır.
Ancak suda kurşun olduğu endişesi
taşınan yerlerde şişe suyu özellikle hamile kadınlar ve çocuklar için iyi bir
seçenektir. Şişe sularının etiketlerindeki kaynak suyu, mineral su gibi ifadeler
kesinlikle doğru olmalıdır. Şişe suları, şehre ait su kaynaklarından geliyorsa
saf su işlemlerinden geçirilmediyse etiketinde bilgi verilmesi gerekmektedir.
İçmeye uygun suyun PH’sı (asitliği) nötür olmalıdır.
Bazı aşçılar yiyeceklerin
pişirilmesinde şişe suyunu tercih eder. Şişe suyu çorba, türlü gibi yemeklerin
lezzetini etkileyen klor içermez. Kurşunlu boru veya kurşunlu lehimlerin kullanıldığı
evlerde, şişe suyu çorbalara, türlülere ve diğer uzun süre pişen yemeklerde kullanılacak
iyi bir seçenek olabilir.
3.3. Su
İhtiyacının Karşılanmasında Temel İlkeler
Vücuttaki görevlerin düzenli
olması ve su kaybından korunmak için vücudun sürekli bir su kaynağına ihtiyacı
vardır. Su ihtiyacı, içeceklerle (özellikle su), yiyeceklerle ve metabolizma
sonucu oluşan suyla karşılanır. Besinlerin ve yemeklerin türüne göre içerdiği
su miktarı değişiktir. Taze sebze ve meyve, sulu yemekler yenildiğinde, su
ihtiyacının çoğu karşılanır.
Enerji harcamasına göre, her
kalori için yetişkinlerin ortalama 1 ml, bebeklerin ise 1,5 ml kadar su alması
gerekir. Fazla protein, tuz, kusma, ishal, terleme, ateşli hastalıklar, sıcak çevrede
çalışmak gibi durumlar su ihtiyacını artırır.
Su ihtiyacını karşılarken, besin
değeri olmayan kolalı içecekler, çay ve benzeri yerine ayran, süt ve taze meyve
suları içmek daha besleyici ve ekonomiktir. İçilen suyun mikropsuz olmasına
özen gösterilmelidir.
Vücut su yetersizliğine çok
dayanıksızdır. Hastalıklar ve su kaybının çok olduğu durumlarda, zamanında su
verilmezse hayat tehlikeye girer. İshal, kusma gibi su kaybının arttığı durumda
vücut suyunun azalmaması için su, tuzlu ayran ve sulu besinler verilmelidir.
3.4. Günlük Su
Gereksinimi
Yetişkin insan içeceklerle
ortalama günde 1000 ml ve yiyeceklerin bileşiminden de
1200 ml civarında su alır.
Vücudumuzda su alımının yeterli olup olmadığını anlamanın en etkili yolu idrara
dikkat etmektir. Açık renkli idrar su ihtiyacını doğru karşıladığımızı gösterir.
Eğer idrarımız koyu renkli ise bu yeterince su almıyoruz anlamına gelir.
Böbreklerden idrar,
bağırsaklardan dışkı, akciğerlerden solunum, deriden terleme yoluyla her gün
1,5 lt su kaybederiz. Kaybolan suyu yerine koyabilmek için günde vücudumuza
2-2,5 litre su almalıyız. Bu ise 8 -10 bardak suya denktir.
Yeterli su içmemek cildin kurumasına,
kırışmasına, saçların matlaşmasına, halsizliğe,
kabızlığa neden olur. Çay, kahve, kolalı ve
gazlı bazı içecekler kafein içerdiklerinden vücutta su kaybına neden olur. Bu
yüzden ne kadar sıvı tükettiğimizi hesaplarken bunları sıvı tüketimi olarak göz
önüne almamak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder